7 Ocak 2012 Cumartesi

Sağlıklı Sığlık

Bizim millet kafayı yedi.

Gıdaların sağlıklı ve lezzetli olmaları arasındaki bağ kayboldu.

Yemeğe tuz koyuyorum. Ordan atlıyor: “Aman tuz koyma zararlı bla bla”.. Ulan yemeğin tuzunu koyuyorum.. noluyo!?

İskender’e tereyağ koyduruyorum. Ordan atlıyor: "Tereyaaa zararlıııı".. Ulan senin iskenderindeki dandik patates kızartması kim bilir ne yağında pişiyor. Ona niye bir laf etmiyorsun?

“Benimki yağsız olsuuun” deyip patates kızartması yiyenler, “kuzu eti kokuyor“ diyip ot gibi dana eti (ya da mamülü)ne ketçap sıkanlar; sakatat yemeyip GDO’lu mısırı hapur hupur yiyenler hep benim etrafımda mı, yoksa çoğaldı mı?

Sen ye yavrum mısırını ye, onun vitamini GDO’sunda..

O zaman McDonalds ve Burger Kingleri mühürlemek hatta havaya uçurmak lazım. Ama şu topraklarda tereyağı ve kuzu etine edilen küfür bu burgercilere edilmemiştir anacım.

Yanlış anlaşılmasın; sağlıklı yaşama ve diyet yapmaya karşı değilim. Benim diyet yapan arkadaşlarım da var ve hiçbir sorunumuz yok. Ama kıt bilginle neyin sağlıklı ve neyin lezzetli olduğunu ayıramazsan hem sağlıksız hem de ot gibi yaşarsın arkadaşım.

LezzetXSağlık dikotomisinde benim tercihim lezzettir. Ama kızartmada sınırım vardır. Margarin katiyen tüketmem. Şekerli şeyler de sevmem; çay da zaten içmem. Buna karşın tereyağıma dokundurtmam.

Tabi son olarak “yemek için yaşamayın, yaşamak için yiyin” diyenlere de buradan en içten sevgilerimi gönderiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder