24 Eylül 2011 Cumartesi

Fatih Karadeniz Pidecisi

pidenin şekli bu; ama foto başka yerden
E. ile 1957 yılından beri aynı yerde olan dünyaca ünlü pideci "Fatih Karadeniz Pidecisi"ne gittik .. 80'li yaşlardaki hacı amca dükkana sağlam bi restorasyon çalışması yapmış.. Çıkan tarihi eserlere de herhalde koleksiyonerler ile Kültür ve Turizm Bakanlığı gereken ilgiyi göstermiştir...

Üst kat açılmış... Yalnız merdivenler öyle sarp ki adeta Karadeniz dağlarındaki yolları anımsatıyor.. Herhalde bölgeden esinti olsun diye böyle yapmışlar.. Düşmek an meselesi...

Turist de geliyor artık. Biz ordayken gastro-turist olduğunu sandığım iki grup vardı..

E bu kadar yenilik olunca fiyatlar da bir parmak yukarı çekilmiş haliyle.. Ayrıca kavurmalı pide de yapmaya başlamışlar. Bu yeni...

Yuvarlak peynirli yumurtalı pide söledik E. ile .. yalnız pidenin altının eskisi kadar kıtır olmadığından şikayet etti E. ve çıkışta dükkancı'ya* söyledi. Tabi abimiz yılların esnafı ve güleryüzle bunun pişmeyle ilgili olduğunu, gevrek söyleseydik ona göre yapabileceklerini açıkladı. Ben şahsen tatmin oldum..

Umulur ki Fatih Karadeniz Pidecisi yeni yüzüyle daha uzun yıllar işini güzel yapmaya devam eder...

11 Eylül 2011 Pazar

Hido Gülüyor Biz Gülmüyoruz

Hido'nun "maddiyat ikinci planda" sözüne hep beraber gülmüşlerdi.
Efendim spor hayattan ders almak içindir değil mi? Sporu küçümseyenler bu gerçeği atlıyor. Top peşinde koşuyorlar diyor gerizekalı. O zaman sanatın tüm dallarından da elimizi eteğimizi çekelim. Adam resim yapıyor, boş iş...

Neyse... Gelelim Avrupa Baketbol Şampiyonası'na .. Elendik evet ama bi sor neden..??

Dünya ikincisi takıma Enes Kanter ve Emir Preldzic gibi iki aslan parçası monte edilmiş. Daha etkili olmamız gerekirken son 8'e kalamadan elendik.

Bunun bir numaralı sorumlusu tecrübesiz coach Orhun Ene. Ne oyuna müdahale edebildi ne de çoğu maçı kaybetmemize neden olan son topları iyi yönetebildi; ki bunlar tecrübe ile giderilebilen şeyler.

Diğer nedeni ise sorumluluk almasını beklediğimiz oyuncuların elini sıcak topa sürmek istememesi. Hidayet Türkoğlu o kadar de-konsantre olmuş ki turnuvaya o yokken daha iyi oynadığımız gibi kendisinin kritik toplara da pek eli gitmedi hazretin. Benzer şeyler Ersan İlyasova için de söylenebilir.

Bir diğer not da Hidayet'in kaçırdığı toplardan sonra gülmesi. İbrahim Kutluay bile maç sonu Milli Takım'a patlarken "neye gülüyor" diye eleştirdi. Ben de lise hocası mantığıyla doğrudan kendisine sesleniyorum:

Hidayet neye gülüyorsun? Komik birşey varsa söyle biz de gülelim !!

9 Eylül 2011 Cuma

Kazakistan Maçı

Ç. ile Kazakistan maçına gittik. Olabilecek herşey oldu.

Son dakika golü, kaçan penaltı, verilmeyen gol, yenilen garip gol, kırmızı kart, sahaya giren adam...

Maçı da en üstten ve kapalıdan izledik. futbolcuları seçmekte zorlandım. Çok yukarıda kalıyor tribün TT Arena'da..

Ama son dakika golü gibi keyiflisi de yok hani.. En son Milan maçında yaşamıştım bunu... O da ne maçtı..