23 Nisan 2012 Pazartesi

Kahvaltıya Hapsolan Peynir

Peynir.      

Sırf yukarıdaki tek kelime ile yazıyı bitirebilirdim; ve de oldukça güzel bir yazı olurdu.

Evet peynir canavarıyım. Ama peyniri kahvaltıya hapseden zihniyete karşı kalkışma hazırlıkları içindeyim. Tabi önce kafaların değişmesi lazım.

Sütü mayalıyorsun, sıvısı pıhtılaştırıyor, ortaya peynir çıkıyor. Yani peynir sütün bozulmuş hali de denebilir. Yapılışı yoğurda benziyor haliyle. Buraya kadar her şey güzel.

Yoğurdu ile övünen bir toplumun peynirden bu kadar el çekmesi ise nedenini açıklamakta zorlandığım bir şey. Yoğurdu her halta kullanıyorsun, itirazım yok. Peki peynir=kahvaltı olayı nerden çıkıyor. Bir de kahvaltıda da peynir yemeyenler var. Onlar öbür tarafta Allah’a nasıl hesap verecekler bilemiyorum.

Fransız yemekten sonra peynir keyfi yapar… Yunan bildiğin çoban salatanın üstüne peynir koyar. Olur sana “Greek Salad.” Biz de yedik. Yok; gerçekten yedik.

Bilmem kaç çeşit peynirimiz var diye övünüyor Anadolucular. Ama tüm peynirleri kahvaltıda yiyorlar. Aferim size. Bana gelen ülke çapındaki istatistikler ve kulaktan dolma bilgileri karıştırdığımda koyun ve keçi başta pek çok farklı peynirin giderek üretilmediğini anlıyorum. “Beyaz peynir” denen “kahvaltılık” ile peynir yaşamımızı noktalayacaz, haberiniz yok.

Ha tabi bi de rendelenmiş kaşar terörü var. Ne terörü katliam. Ne katliamı soykırım. Her şeyin üzerine rendelenmiş kaşar koyuyor şeflerimiz ustalarımız. Kaşar da kaşar olsa içim yanmaz. Millet de seviyo ha. Yav bi kere kaşarın tadı berbat. Hadi özel peynir olsun, güzel diyelim. Her yemeğe koyarsan özelliği mi kalır. Ben üzerinde rendelenmiş kaşar olan hiçbir şeye yüksek not vermiyor ve elimdeyse hiç yemiyor, ya da geri gönderiyorum.

Diyorum ki; farklı peynir çeşitlerini farklı çorbalarda, salatalarda, hamur işlerinde, tatlılarda kullanmaktan çekinmeyelim. Cesur olalım.

Dur buldum. Peynir çok faydalıymış diye bir şey çıkarmalı. Ya da peynir diyeti. Bi popüler olursa peynirden başka bir şey yemez bunlar. Evet o tarz bir şey bulmalı!