13 Mart 2017 Pazartesi

Cafe Niko

Gürcü mutfağını deneyecek çok yer yok İstanbul’da. Biz de en otantik olanını seçelim dedik ve Yenikapı’daki Cafe Niko’ya gittik. Gittik de birkaç turdan sonra bulabildik zira ne bir tabela ne bir şey.

Seçme nedenlerimizden biri de Türkçe bilmemeleriydi. İstanbul’da yabancı mutfak ararken ilk baktığım şey Türkçe’nin azlığı. Ne kadar az Türkçe, o kadar orijinal.

İstanbul’dan bir Berlin çıkarma çabası içindeki Ç. İle gittik; dil karmaşasından zor bela beş sipariş verdik:
  • ·         Ostri: Bir tür yahni. Özellikle yemeğin suyu ortalığı yıktı. Ekstra ekmek yedirttirdi.
  • ·         Haçapuri: Peynirli pide. Peyniri fazla tuzlu geldi. Kahvaltı için ideal.
  • ·         Hınkali: iri mantı/ravioli. İçindeki suyu hüpletmek işin raconu.
  • ·         Turşu: lahana turşusu, uzun süredir bu kadar kıtır kıtır turşu yememiştim.
  • ·         Armut gazozu: Gürcülerin bilindik güzel gazozu. Armut ferahlatır (güzel slogan oldu)
Salaşseverlerin dahi kafasında soru işareti bırakacak kadar ambiyans yoksunu olmasa daha güzel olurdu. Yine de damağımız şenlenmedi değil.







28 Ocak 2017 Cumartesi

Kısa Bir Aranın Ardından

Hayat gelmiş geçiyor... Yaklaşık 2,5 yıl bu blog'a birşey atmamışım. Belki hayattan eskisi kadar tat almamam bunda etkilidir.

Fakat son nefesimize kadar bize bir hediye olan bu hayatın tadını çıkarmamız gerektiğini hiç unutmadım. Sanırım hayatı kayıt altına almamız gerektiğini ise 2,5 yıl sonra tekrar hatırlıyorum.

O zaman kaldığımız yerden devam...