Bu haftasonu iki farklı mekanda iki farklı olay,
gözdağı, mücadele, direniş.
Olay 1:
Yer: Beşiktaş’ta bir meyhane.
Zaman: Cuma akşamı.
“Rakı içmiyorum, meze yemiyorum” dedim, yok illa
orası. Öyleyse ben yiyip gelirim hesaba da karışmam dedim. Neyse vardık mekana,
önüme servis açmışlar. “Arkadaş servis almayacak kaldırabilir misiniz” dedi,
ben de bir maden suyu istedim. Beşiktaş esnafının eski isimlerinden biri
olduğuna inandığım dayı üfleyip püfleyip “nelerle uğraşıyoruz” kodlu bir trip
attı. “Sorun mu var?” dedim… Gergin 5 saniyenin ardından “Maden suyunuzu
getireyim efenm” dedi. Gece sonunda da rakı mezeye arkadaşlar kafa başı 50+ TL
verdiler. Why so expensive?
Olay 2:
Yer: Karaköy’ün gözde cafelerinden biri.
Zaman: Pazar gündüz.
Zor yer bulup oturduk A. ile. Güzel kahvelerinin
yanına Sachertorte* söyledik. Kek geldiğinde yanında kreması yoktu. “Neden yok”
dedim, tereddütlü bir ses tonu ile “Şu an çok yoğunuz ben de mutfakta olup
olmadığından emin olamadım…” dedi ve gitti. Tekrar çağırdım, “eğer yanında
kreması yoksa geri götürün bu böyle yenmez” dedim. Geri götürdü… 3 dakika sonra
yanında kremasıyla geldi. “Mutfaktan çaldım hihi..” dedi. Biz de yedik, tatlıyı
yani.